Dünya
tarihinin dönüm noktalarından biri. Etkileri bugün bile hissedilen ve
dönüşümlerin sembollerinden olarak gösterilen 1917 Ekim devrimi ile yüz yıl
önce, dünyanın en büyük imparatorluğu bir gecede çöktü. Rusya İmparatorluğu'nun
sonu sadece bir siyasi değişim değildi, tüm dünya tarihinin akışını değiştiren
bir dönüm noktasıydı. Ezilenlerin iktidara gelmesi ve komünist devrimlerin
temeli görülen Bolşevik devrimi, acaba söylendiği gibi komünist ideolojinin bir
başarısı mı yoksa Yahudilerin Çardan aldığı intikam mı? Milyonlarca insanın
hayatını değiştiren bu devrim spontan bir halk ayaklanması mıydı, yoksa önceden
planlanmış derin bir komplonun sonucu muydu?
Komplo teorisyenlerine göre, 1917 Ekim Devrimi tesadüf değildi. Bu iddianın
temelinde, devrimci liderlerin önemli bir kısmının belirli bir etnik kökenden
geldiği varsayımı yatıyor. Teoriye göre, Çarlık Rusya'sında yaşanan pogromlar
ve sistematik baskılar, bu grubun intikam alma motivasyonunu oluşturmuş. Buna
temel olarak Ekim devrimini oluşturan beyin takımının çoğunun Yahudi kökenli
olması.
Şimdi bu iddiaları tarihsel gerçeklerle karşılaştıralım. Önce olayların
temeline göz atarsak, Ekim Devrimi, 1917 yılında Rusya’da gerçekleşen ve Çarlık
rejimini tamamen sona erdirerek Sovyetler Birliği’nin temellerini atan büyük
bir siyasi devrimdir. Yaklaşık 300 yıl boyunca Rusya’yı yöneten Romanov
Hanedanı’nın son çarı olan II. Nikolay, 1894’te tahta çıktı. Ancak halkın
yoksulluğu, siyasi baskılar ve başarısız savaşlar yüzünden giderek halk
desteğini kaybetti. 1905 Devrimi sonrası bazı reformlar yapılsa da etkisiz
kaldı. I. Dünya Savaşı sırasında yaşanan ağır kayıplar, kıtlık ve yolsuzluk
halkın öfkesini artırdı. 1917’nin Mart ayında II. Nikolay tahttan
indirildi ve yerine geçici bir hükümet kuruldu.
Ancak bu hükümet de istikrar sağlayamayınca, Lenin liderliğindeki
Bolşevikler, 25 Ekim 1917’de silahlı bir ayaklanmayla iktidarı ele geçirdi. Bu
olay tarihe Ekim Devrimi olarak geçti ve dünyada ilk kez komünist bir rejimin
kurulmasına yol açtı. 1917 Ekim Devrimi'nin gerçek nedenleri aslında çok daha
somut ve açık. I. Dünya Savaşı Rusya'yı tam anlamıyla çökertti. 1914'ten
1917'ye kadar yaklaşık iki milyon Rus askeri hayatını kaybetti. Bu kayıplar
sadece sayısal değildi, aynı zamanda halkın moral ve motivasyonunu da yok etti.
Ekonomik durum felaket seviyesindeydi. Enflasyon yüzde dörtyüzü aşmış, temel
gıda maddeleri bulunmaz hale gelmişti. Petrograd'da ekmek kuyrukları kilometrelerce
uzanıyor, insanlar açlıkla boğuşuyordu. Ulaşım sistemi çökmüş, fabrikalar
durmuş, işsizlik had safhaya çıkmıştı. Çar II. Nikolay'ın halk nezdindeki
popülaritesi %10'un altına düşmüştü. Sonucunda devrim gerçekleşti ve
neticesinde Romanov hanedanı, Çar II. Nikolay'ında öldürülmesi ile sona
erdi.
İddiayı öne sürenlerin en büyük motivasyon kaynağı devrimin lideri Lenin ve
onun Yahudi kökenli olmasıdır. Lenin'in abisi Aleksandr Ulyanov,
Çar III. Aleksandr'a suikast girişimine katıldığı için 1887 yılında
idam edildi. Bu nedenle Vladimir Lenin çarlığa büyük kin
besliyordu. 1903-1906 yılları arasında, özellikle 1905 Devrimi'nin
ardından, Rusya genelinde Yahudi karşıtı pogromlar yoğunlaştı. Pogrom,
genellikle belirli bir etnik veya dini gruba, çoğunlukla Yahudilere karşı,
devletin ya da yerel otoritelerin en azından göz yummasıyla gerçekleşen
şiddetli saldırılar ve toplu katliamlar anlamına gelir. Örneğin,
tarihe 1905 Odessa Pogromu olarak geçen olayda, resmi rakamlara göre
en az 400 Yahudi öldürüldü, 1600'den fazla Yahudi evi ve işyeri zarar gördü.
Çoğu göç etmek zorunda kaldı. Bu olaylarda çarlık rejiminin Yahudilere karşı
yapılanlara sessiz kalıp devlet görevlilerinin göz yumduğu öne sürülür. Çar II.
Nikolay'ın pogromları açıkça kınamamış ve saldırganları sadık insanlar olarak
nitelendirmişti. Ayrıca II. Nikolay döneminde, Yahudilere yönelik çeşitli
kısıtlamalar uygulanmıştı. Yahudilerin orduya alınması, üniversitelere
girmesi ve devlet memurluğuna atanması gibi alanlarda ciddi sınırlamalar getirilmişti. Ayrıca,
Yahudilerin belirli bölgelerde yaşamasını zorunlu kılan Yerleşim Paleosu
politikası devam ettirilmiştir.
Devrimin bir diğer önemli lideri Troçki de yahudidir. Tüm bunlar birleşince
Ekim devriminin aslında Yahudi devrimi ve Çar Nikolay'dan intikam almak isteyen
Yahudilerin başını çektiği grubun amacına ulaştığı öne sürülür. Acaba gerçek
böyle mi. Bu iddianın aslında temeli ilk olarak 1930'larda Nazi Almanyası'nda
Hitler rejimi tarafından ortaya atılır. Çünkü faşist rejim için komünistler
doğal düşmandı. Bu doğal düşmanlığa birde Yahudi nefreti eklenince, 1917 Ekim
devriminin bir Yahudi intikamı olduğu propogandası sıklıkla yapılmaya başlandı.
Gerçeklere göz atacak olursak aslında İlk olarak, demografik gerçekler
iddiaları desteklemiyor. Yahudi kökenli liderler azınlıktaydı ve genel nüfus
oranıyla uyumluydu. Demografik verilere baktığımızda da durum net. Yahudi nüfus
o dönem Rusya'nın yaklaşık %4'ünü oluşturuyordu ve devrimci liderlik içindeki
oranları da buna yakındı. İkincisi, çıkar analizi yapıldığında teorinin
mantıksızlığı ortaya çıkıyor. Birçok Yahudi ailenin malları devrim sırasında
kaybedildi, dolayısıyla devrimden ekonomik olarak zarar gördüler. Coğrafi
açıdan bakıldığında, devrim sadece Moskova veya Petersburg'da kalmadı, tüm
Rusya'ya yayıldı. Bu da tek merkezli bir komplonun değil, yaygın toplumsal
hoşnutsuzluğun sonucu olduğunu gösteriyor.
Sınıfsal analiz yapıldığında da tüm ezilen grupların - işçiler, köylüler, askerler, azınlıklar - devrime katıldığı görülüyor. Devrim kadrosu Yahudi denir ama devrimin en önemli bir diğer kişisi Stalin ise Gürcüdür. Bolşevik Devrimi sınıfsal bir devrim olarak tanımlanır, amacı soylu ve burjuva sınıfını devirmekti. Devrimi gerçekleştirenlerin ana motivasyonu Yahudilik veya etnik intikam değil, Marksist ideolojiye dayanan sınıf mücadelesiydi. Tüm bunlar değerlendirildiğinde Devrimin nedenleri ve gelişimi, sınıf çatışmaları, ekonomik krizler, I. Dünya Savaşı ve Çarlık rejiminin çöküşü gibi çok daha karmaşık dinamiklerle açıklanabilir. Aslında Tarih, basitleştirilemeyecek kadar karmaşıktır. 1917 Ekim Devrimi, milyonlarca insanın yaşadığı derin sosyal, ekonomik ve politik krizin doğal sonucuydu. Savaş, açlık, ekonomik çöküş ve yönetim krizi bir araya gelince bu patlamanın yaşanması kaçınılmazdı. 1917 Ekim Devrimi’nin bir Yahudi intikamı olduğu iddiası, tarihsel gerçeklerden çok komplo teorilerine dayanan bir söylemdir. Bu tür iddialar özellikle Nazi Almanyası’nın ve bazı aşırı sağ çevrelerin propaganda materyallerinde öne çıkmış, iddialar genellikle antisemitik propagandanın bir parçası olarak ortaya atılmış ve bilimsel tarih yazımı tarafından ciddiye alınmamıştır.
Yorum Gönder